14 Temmuz 2013 Pazar

Senden Önce Ben

Jojo Moyes - Pegasus Yayınları

Dram okumak, bunu sevmek tabi ki tercih meselesi ama çok sattığı ve çok övgü aldığı için bambaşka, pespembe hayaller kurarak başladığınız bir ask hikâyesi drama dönünce sonunuz hüsran olabiliyor...

“Senden Önce Ben ”den önce ben aslında yayınlamadığım bir kaç kitap daha okudum ancak yine araya tatiller, is seyahatleri ve maalesef Gezi olayları girdi. Ülkenizde önemli olaylar olagelirken kendinizi düşünemiyorsunuz…

Geçtiğimiz Cuma aksamı başlayıp oruç tutmak için yataktan çıkmadığım uzun bir uyku –Allah’ım sen bağışlayansın- ve arkadaşlarla guzel Süleymaniye Camii’nin eteklerinde yaptığımız iftarın ardından Pazar sabahı 3:21 itibariyle bitirdim romanı. Hırslı bir şekilde hemen bitsin istedim çünkü hem kitap içinde çok güzel yorumlar vardı hem de yayınevi Pegasus Twitter üzerinden hep övgü dolu eleştirileri re-tweet yapmıştı. Orada, okurken ağlamaktan bir hal olanlar hislerini paylaşmışlardı. Bu sebeple ben de okuyup bitirmek istedim bir çırpıda. Keza sürükleyiciydi de.

Ağlak bir kız olabilirim, çoktur reklamlara ya da marslara ağladığım, küçük bir sözden etkilenip boşaldığım. Ancak ben bu kitapta o ruh haline giremedim.  Zannederim beklentimin yüksekliğinin etkisi.
Başarılı, zengin ve yakışıklı bir is adamı olan Will Traynor kendisine bir motosikletin çarpması sonucu kuadripleji hastası oluyor; iki kolunu da iki bacağını da kullanamaz hale geliyor… Birçok insanın da yapamayacağı gibi Will kuadripleji ile yasamak istemiyor, hayatına son vermeye çalışıyor. Kendi denemeleri sevenlerinin yardımı ile basarisiz oluyor ama daha sonra herkesi ikna ederek Isvicre’ye, ötanazi yapımının serbest olduğu kliniğe gitmeye karar veriyor…

Hikâyemiz Louisa Clark’in 6 aylık bir surede onu bu fikrinden vazgeçirmeye çalışması üzerine kurulu. Kaçınılmaz olarak ona bakıcılık yaparken aralarında ask başlıyor. Standart bir Türk filmi gibi devam ederken romanımız umulmadık bir sonla bitiyor. Beni sarsan da bu!

Yazarı ve yayınevini eleştirmek istediğim bir kaç konu var. Bahsettiğim gibi hikâye sürükleyici, bir umutla, hızlıca okuyor insan ancak önemli karakterlerin hepsinin bakış açısı gösterilmişken Will’in gerçekten ne düşündüğünü hiç bilemiyoruz. Yapmak istediği şey ortada ancak bence Lou’nin gözünden ya da diğerlerinin gözünden anlatılan olaylar Will’in gözünden de anlatılmalıydı. Ayrıca Will ve Lou’nun gideceği tatile 8 gün kaldığı söylenmiş olduğu halde daha sonra bu sure 3 hafta olarak tekrar anlatılıyor. Böyle basit hatalar olmamalı.

Yayınevinin dikkatine de imla problemlerini getirmek isterim. Birçok yerde kelimeler yanlış takı alarak bitmiş. Örneğin  “inandım” olarak bitmesi gereken bir cümle “inandı” olarak bitiyor ve kişi kayması problemi yaşıyoruz. Bu tarz çok örnek var kitap boyunca. Tabi ki doğrusunun ne olması gerektiğini idrak ederek okuyoruz ama daha dikkatli olunursa ortaya daha kaliteli ürünler çıkar.

Kitap okuduktan sonra kafam dağılsın ruh halindeydim, bu kitap tam aksini yaptı. Etkisi hala sürmekte… Umduğum gibi bitseydi çoktan unutacaktım hâlbuki… Biliyorsunuz ki hepimiz birer engelli adayıyız ve bunun ne kadar zor bir durum olabileceğini az çok tahmin ederiz.

Kendimi düşündüğümde, sınırlara gelemez ruh halimi de göz önüne aldığımda her gün Allah’a şükretmem gerektiğini fark ediyorum…


CES